Kendisini tablolarına gizleyen ressam…
Özellikle aşağıdaki üç tabloyu görmeyenimiz yok gibidir. Ders kitaplarında, iş yerlerinin duvarlarında, takvimlerde velhasıl birçok yerde karşımıza çıkan bu meşhur tabloların ressamı maalesef pek bilinmez.
Tabloları kedinden daha ünlü olmuş bu meçhul ressam Fausto Zonaro’nun ta kendisidir.
Zonaro, yaptığı tablolarla Abdülhamid’in saray ressamlığına kadar yükselmiş, aslen İtalyan olmasına rağmen verdiği eserlerle bizden biri olmuştur. “Türk Ressamı” olarak da anılan Zonaro tablolarında işlediği konularla adeta döneminin fotoğrafını çekmiştir. Zonaro’nun tabloları Osmanlı’nın son dönemindeki -özellikle İstanbul- sosyal yaşam, giyim kuşam, mimari gibi konular hakkında kıymetli bilgiler içerir.
Zonaro’nun ilginç yaşam öyküsü hakkında bilgi almak isteyenlere; ressamın İstanbul’a gelişi, saray ressamlığına yükelişi, Abdülhamid sonrası dönemde azledilişi, italya’ya dönüşü ve hayatı hakkında daha birçok detayı anlatan, “Sarayın Son Başressamı Fausto Zonaro İkbalden İdbara” isimli kitabı incelemelerini öneririm.
Ressamın bu kısa tanıtımından sonra gelelim asıl bahsetmek istediğim konuya. Fausto Zonaro bazı önemi tablolarına kendisini -bir imza tekniği olarak- gizlemiştir. Aşağıdaki üç çalşmasında kendini tablonun içine bir figür olarak eklemiştir. Bu tablolara hikayeleri ile birlikte bir göz atalım;
Zonaro’nun en bilinen tablosu; Fatih’in İstanbul’a Girişi. Bu tabloda Fatih’in -bize göre- sağ tarafındaki yeniçeri Zonaro’nun ta kendisi. Kendisini Fatih’in yanı başında resmederek sanki bu şereften pay almak istemiştir…
Bu tablo hakkında pek bilinmeyen ek bir bilgiden bahsetmekte fayda var. Bu tablodaki kompozisyon aslında Zonaro’ya ait değildir. Bu kompozisyon Şehit Ressam Hasan Rıza Bey tarafından Zonaro’dan önce sepya olarak resmedilmiştir. Hasan Rıza da Fatih’in yanı başındaki yeniçeriyi kendisi olarak çizmişti. Zonaro, Hasan Rıza Beyin bu çalışmasını yağlı boya olarak tekrardan tuvale aktarmıştır.
Zonaro’nun saray ressamı olmasını sağlayan tablosu; Ertuğrul Süvari Alayı. Tablonun sol tarafındaki şık giyimli avrupai çift Zonaro ve eşi Elisa.
Bu tablonun da ilginç bir öyküsü vardır. Ressam, Sultan II. Abdulhamid tarafından kurulan Ertuğrul Süvari Alayı’nın her Cuma günü Galata Köprüsü’nden geçişini haftalarca gözlemlemiş ve etkilendiği bu manzarayı bütün detaylarıyla tuvale aktarmıştır. Padişah kendisine takdim edilen tabloyu çok beğenmiş ve bunun üzerine Zonaro’yı saray ressamı olarak görevlendirmiş ve sonrasında kendisine birçok tablo yaptırmıştır.
Bu tablonun aslında iki versiyonu bulunmaktadır. 1896 tarihinde yaptığı ve padişaha takdim edilen ilk versiyonda sol tarafta bir çingene kadın ve çıplak ayaklı çocuğu bulunmaktadır. Padişah bu tabloyu ziyarete gelen Fransız Meclis Başkanı’na hediye etmiş ve yerine yenisinin yapılmasını istemiştir. 1901 tarihli ikinci versiyonda çıplak ayaklı çingene çocuk ve annesi yerine iyi giyimli anne ve çocuk çizilmiş ayrıca kendisi ve karısı da resme ilave edilmiştir. Bu versiyonda Zonaro bir güzellik de Serasker Rıza Paşa’ya yaparak alayın başındaki komutanı onun görüntüsü ile çizmiştir.
“Bayram” isimli tablo Zonaro’nun başyapıtlarından birisidir. Bu tabloda Ramazan Bayramında bir panayırda halay çeken tutlumbacıları resmetmiş, halay başına da kendini yerleştirmiştir.
Anılarında bu tablosu hakkında söyle yazmıştır;
“Davul geliyor, ardından zurnayı çok iyi çalan Ermeni… Tulumbacılar birer birer kol kola bağlanarak diziliyor. Davulun tokmağının vurmasını bekliyorlar ve işte küçük küçük adımlar, küçük küçük eğilmeler başlıyor…”
Sanat konusunda yabanci ressamlardan örnekler vermeniz detayli bir sekilde bizleri bilgilendirmeniz cok guzel..lakin bizden ornekler de gormek isterdik.. sanati bizim insanimizin ince ve naif ruhundan imbikten suzulur gibi ortaya koydugunu gormek isterdik..
[…] Saray Ressamı Fausto Zonaro […]